Mescidi Zirar nedir ?

mudhaber

Global Mod
Global Mod
Selamlar, “Mescid-i Zırar” mevzusuna meraklı dostlara sıcak bir giriş

Şu başlığı ne zaman görsem aklıma aynı soru geliyor: Bir yapının adı “mescid” olsa da gerçekten mescid midir? Yoksa niyet bozulunca, en kutsal görünen şey bile toplumu yaralayan bir araca dönüşebilir mi? “Mescid-i Zırar” hikâyesi tam da bu ikilemin kalbine saplanmış bir çengel gibi; hem tarihten güçlü bir vaka sunuyor hem de bugünümüzü, hatta yarınımızı anlamak için sağlam bir mercek veriyor.

Mescid-i Zırar nedir? Kısa tanım, derin mesele

“Mescid-i Zırar” (bazı kaynaklarda “Mescid-i Dırar”), klasik İslam tarih ve tefsir literatüründe, görünüşte ibadet yeri olan fakat gerçekte toplumsal fitne, bölünme ve manipülasyon amacıyla inşa edilmiş bir yapı olarak anlatılır. Kur’an’da Tevbe Suresi 107–110. ayetler, “zarar vermek, inkârı güçlendirmek, müminler arasına ayrılık sokmak” niyetiyle kurulan mescitten söz eder. Rivayetler, Medine döneminde bir grup tarafından bu yapının siyasî/psikolojik operasyon aracı olarak tasarlandığını aktarır. Yani sorun “bina”da değil; niyet, amaç ve bağlamdadır.

Tarihsel kökenler: Bir binanın ötesinde niyetin anatomisi

Hicret sonrası Medine’de inşa edilen mescitler sadece ibadet mekânı değil, eğitim, danışma ve dayanışmanın merkezleriydi. Tam bu noktada “zırar” (zarar verme) amaçlı bir mescid, kentin sinir ağını kesmeye dönük bir hamleydi: cemaatin dikkatini bölmek, otoriteyi gölgelemek, güveni sarsmak. İbn İshak gibi erken dönem siyer kaynakları ve klasik tefsirler, bu yapının peygamberin talimatıyla işlevsiz bırakıldığını anlatır; modern okumalarda ise olay, “meşruluk simgelerinin kötüye kullanımı” başlığı altında ele alınır. Mesaj nettir: Kutsal etiket, kötü niyete kalkan olamaz.

Niyet–form gerilimi: “İyi görünen” her şey iyi midir?

Mescid-i Zırar vakası, görünüş ile gerçek arasında bir stres testi gibidir. Yalnızca mimari forma bakarsanız sıradan bir mabed görürsünüz; niyeti, kurucu motivasyonu, bağlamı ve sonuçları incelediğinizde ise toplumsal dokuyu sökmeyi hedefleyen bir “simgesel operasyon” seçersiniz. Buradan üç kritik ders çıkar:

1. Meşruiyetin aracılaştırılması: Semboller, etik ve toplumsal sınavlardan geçmeden nötr değildir.

2. Topluluk güvenliği: Dini-sosyal kurumların meşruiyeti, şeffaf yönetişim ve niyet testlerinden beslenir.

3. Eleştirel okuma: “Nereden fonlanıyor? Kime hesap veriyor? Kimin sözünü büyütüyor?” soruları, sadece dün için değil bugün için de anahtar.

Günümüzdeki izdüşümler: Mekânlar, platformlar ve “dijital zırar”

Bugün “mescid” yerine “platform”, “vakıf”, “dernek”, “kanal”, “grup” koyun; tablo tanıdık. Dışarıdan iyilik, dayanışma, eğitim söylemleriyle parlayan girişimler, içeride kutuplaşmayı, dezenformasyonu veya güç tahkimini besleyebilir. Özellikle sosyal medya çağında “dijital mescid-i zırar” diyebileceğimiz oluşumlar; görünürde değer odaklı, gerçekte ise duygu manipülasyonu ve kabileleşmeyi tetikleyen pratikler yürütür.

- Algı mimarisi: İbadet mekânının “sükûnet ve güven” hissini kopyalayan sade görseller, güven telkin eden dil ve “bizdenlik” vurgusu…

- Topluluk mühendisliği: Karşıt görüşü “hain/bozguncu” çerçevesine sıkıştırma, çevrim içi linç, yankı odaları.

- Finansal–siyasal eklemlenme: Şeffaf olmayan kaynaklar ve görünmez sponsor ajandaları.

Mescid-i Zırar kıssası, günümüzde “kurumsal etik denetim”, “sivil toplum şeffaflığı” ve “platform yönetişimi” başlıklarında alarm zili çalıyor: İyi görünen yapıların niyeti denetlenmezse, toplumun sinir uçları hedef olur.

Farklı perspektifler: Strateji, sonuç, empati ve topluluk</color]

Forum kültürümüzde gözlediğimiz üzere, bazı erkek üyeler konuyu daha stratejik veya sonuç odaklı yorumlayabiliyor:

- “Hızlı risk analizi yapalım; niyet–çıktı uyumsuzluğu varsa kurumsal müdahale gerekir.”

- “Kenar etkilerini ölçelim: Parçalanma mı, sahici fayda mı üretiyor? Ölçülebilir göstergeler belirleyelim.”

- “Yapı taşlarını ayıralım: finansman, liderlik, hesap verebilirlik; her biri için ‘zırar göstergeleri’ seti kuralım.”

Bazı kadın üyeler ise empati ve topluluk odağını öne çıkarabiliyor:

- “İnsan hikâyeleri nerede? Bu girişim kimleri kenara itiyor, kimleri görünür kılıyor?”

- “Güven, yalnız metriklerle değil, ilişkilerle de kurulur: Katılımcı mekanizmalar, moderasyon etiği, kapsayıcılık şart.”

- “Onarıcı adalet ve dayanışma ağları olmadan ‘müdahale’ yeni yaralar açabilir; önce diyalog ve şeffaflık.”

Bu iki yaklaşım birbirinin alternatifi değil, tamamlayıcısıdır. Stratejik sezgi, empatik derinlikten; empati de berrak ölçüm ve yönetişimden güç aldığında, “zırar”ın maskesi daha hızlı düşer.

İlgili alanlarla bağlantılar: Şehir sosyolojisi, etik tasarım, platform yönetişimi

- Şehir sosyolojisi: Mescitlerin tarihsel rolü, “kamusal alan” teorileriyle buluşur. Bir mekân, topluluğu birleştirir ya da böler; niyet, erişilebilirlik ve yönetişim belirleyicidir.

- Etik tasarım: “Güven veren arayüz” tasarımları, etik sınavdan geçmeli. “İyilik” söylemiyle toplanan veriler nasıl kullanılıyor? “Kutsal” ya da “hayır” dili kötüye kullanım için kolay bir kılıf olabilir.

- Platform yönetişimi: Topluluk kuralları, şeffaf moderasyon, bağımsız denetim kurulları ve “çıkar çatışması” beyanları dijital çağın mescid testleridir.

Geleceğe bakış: Niyet denetimi, şeffaflık ve topluluk bağışıklığı

Önümüzde üç olası güzergâh var:

1. Kurumsal bağışıklık: Topluluklar “niyet okuryazarlığı” kazanırsa —yani finansman şemaları, liderlik yapıları, söylem–pratik uyumu hızla sorgulanırsa— zırar amaçlı girişimler kök salamaz.

2. Dijital regülasyon ve özdenetim: Platformlar içerik kadar “kurumsal şeffaflık” katmanları da yayınlarsa (ör. fon akışı panelleri, yönetişim raporları), görünürde hayırsever olan fakat kutuplaştırıcı projeler hızla teşhis edilir.

3. Onarıcı mekanizmalar: Sadece “yıkmak/iptal etmek” değil; diyalog, arabuluculuk ve onarıcı adalet süreçleriyle, iyi niyetli ama hatalı tasarlanmış girişimler dönüşebilir. Kıssa bize, kötü niyeti güce çevirmeden kesmenin yanında, toplumsal dokuyu onarmayı da öğretir.

Pratik bir kontrol listesi: “Zırar testi” nasıl yapılır?

- Amaç net mi? Söylem–pratik uyumlu mu, programlar ölçülebilir fayda üretiyor mu?

- Hesap verebilirlik var mı? Bağımsız denetim, kamuya açık raporlar, çıkar çatışması beyanları.

- Kapsayıcılık ve güven: Muhalif sesler kriminalize ediliyor mu, yoksa katılım kanalları açık mı?

- Finansal şeffaflık: Kaynaklar, harcama kalemleri ve bağışçı ilişkileri izlenebilir mi?

- Zarar göstergeleri: Ayrıştırıcı dil, yalan bilgi, kapalı hiyerarşi, “lider kültü” işaretleri.

Tartışmayı açalım: Sizin şehirde/dijital çevrede benzeri sinyaller var mı?

Forum ruhuna uygun bitireyim: Kendi mahallenizde, okulda, dernekte ya da takip ettiğiniz dijital topluluklarda “iyi görünen ama bölücü sonuçlar doğuran” yapılarla karşılaştınız mı? Hangi noktada “bu bir mescid değil, zırar üreten bir aygıt” demek gerekir? Stratejik akıl yürütmeyle empatik topluluk inşasını nasıl birleştirebiliriz? Örnekler, karşı örnekler, ölçütler… hepsini masaya koyalım. Çünkü Mescid-i Zırar kıssası, sadece geçmişi anlatmıyor; bugünümüzü kurmanın ahlâkını ve yarınımızı korumanın metodunu fısıldıyor.