Çanakkale Köprüsü ne zaman kamuya geçecek ?

Sena

Yeni Üye
Bilimsel Merakla Bir Soru: Çanakkale Köprüsü Ne Zaman Kamuya Geçecek?

Selam dostlar,

Bugün biraz farklı bir pencereden, ama hepimizin cebini, ülkesini ve geleceğini ilgilendiren bir konuyu masaya yatıralım istedim: 1915 Çanakkale Köprüsü’nün ne zaman kamuya geçeceği. Ama bunu sadece “şu tarihte devredilecek” şeklinde kuru bir bilgi olarak değil, hem bilimsel bir merak hem de insani bir bakışla konuşalım. Hem veriye dayanalım, hem de olayın arkasındaki sosyal dinamikleri görelim.

1. Köprünün Bilimsel ve Ekonomik Arka Planı

1915 Çanakkale Köprüsü, mühendislik açısından dünyadaki en uzun orta açıklıklı asma köprülerden biri. 2022’de açıldı. Ancak bu köprü klasik bir devlet yatırımı değil; “Yap-İşlet-Devret (YİD)” modeliyle inşa edildi. Yani özel sektör köprüyü yapıyor, belli bir süre işletiyor ve sonra devlete devrediyor.

Bu modelin temel amacı, devletin başlangıçta devasa bir yatırım maliyetini üstlenmemesi. Bunun yerine özel şirket sermayesini kullanıyor, devlet de zaman içinde araç geçiş garantileriyle bu yatırımı dolaylı olarak finanse ediyor.

Peki süre ne kadar?

Resmî kaynaklara göre, köprünün işletme süresi 12 yıl 4 ay 18 gün. Yani köprü 2022’de açıldığına göre, kabaca 2034 yılı ortalarında kamuya devredilecek.

2. Verilere Göre: Garantili Geçiş Sayısı ve Gerçek Kullanım

Bilimsel analiz, sadece “tarih”i bilmekle olmaz. Sistem nasıl işliyor, sayılar ne diyor, ona da bakmak gerekir.

Köprüde özel şirkete devlet tarafından günlük 45.000 araç geçiş garantisi verilmiş durumda. Ancak Ulaştırma Bakanlığı verilerine göre, açılışın ilk yılında bu rakamın çok altında, günlük 6.000-7.000 araç geçti. Bu fark, devletin şirkete aradaki geçiş farkını ödemesi anlamına geliyor.

Bir başka deyişle, eğer köprü yeterince kullanılmazsa, kamu zaten şirkete garanti ödemeleriyle dolaylı yoldan “satın alma” yapıyor. Yani devre kadar geçen sürede, hem kullanım hem finansal risk özel sektörle paylaşılmış gibi görünse de, uzun vadeli yük kamuya düşebiliyor.

Şimdi burada bilimsel düşünceye uygun bir soru sormak gerekir:

> “Kamuya devredildiğinde gerçekten ‘bedava’ mı olacak, yoksa bugünden ödediğimiz vergilerle zaten bedelini mi ödemiş olacağız?”

3. Erkeklerin Analitik, Kadınların Empatik Bakışları

Forumlarda bu konular açıldığında genellikle iki farklı yaklaşım öne çıkar.

Erkeklerin bakışı genelde analitik ve veri odaklıdır.

Onlar “şirketin yatırım maliyeti ne kadardı, ROI (yatırım geri dönüş oranı) nedir, geçiş garantisi nasıl hesaplanıyor?” gibi sorular sorar. Bu da gayet bilimsel bir tavırdır. Çünkü ekonomik modellerin temeli rasyonel veri analizidir.

Bazı kullanıcılar şu tarz yorumlar yapıyor:

> “Köprünün maliyeti 2,5 milyar euro civarında. 12 yılda geri dönüş sağlanmazsa şirket zarar eder. Ama devletin garanti ödemeleri zaten bu riski sıfırlıyor.”

Bu bakış açısı rasyoneldir, ancak eksik bir noktası var:

Toplumsal etkiyi, yani insan hikâyesini görmez.

İşte burada devreye kadınların sosyal ve empatik yaklaşımı giriyor.

Kadın kullanıcılar genelde “Köprü güzel ama bilet fiyatı halk için ulaşılabilir mi?”, “Köylerdeki kadın üreticiler bu köprüyle pazarına daha kolay ulaşabiliyor mu?” gibi sorular sorar.

Bu soruların da bilimsel değeri vardır çünkü sosyal bilimler, ekonominin insan üzerindeki etkisini inceler. Bu nedenle bir forumda bu iki yaklaşım birleştiğinde, konu hem sayısal hem de insani boyutuyla anlaşılabilir hale gelir.

4. Sosyal Bilim Perspektifinden: Altyapı ve Toplumsal Dönüşüm

Büyük altyapı projeleri, yalnızca ekonomik değil, sosyolojik dönüşümün de tetikleyicisidir. Çanakkale Köprüsü de Marmara Bölgesi’nin batı yakasında yeni bir lojistik ve turizm ekosistemi yaratıyor.

TÜBİTAK ve bazı üniversitelerin saha çalışmalarında, köprü çevresinde yerel ekonominin canlandığı, arsa fiyatlarının arttığı ve küçük esnafın yeni müşteriler kazandığı gözlemlenmiş durumda.

Ama madalyonun diğer yüzü de var: bazı köylüler “eski sessiz hayatın” kaybolduğunu, bazı yerel işletmelerin zincir markalarla rekabette zorlandığını söylüyor.

Yani bilimsel bir dille söylersek, altyapı yatırımı pozitif dışsallıklar kadar negatif dışsallıklar da yaratıyor.

5. Çevresel ve Enerji Boyutu

Köprü, uzun feribot kuyruklarını ortadan kaldırarak zaman ve yakıt tasarrufu sağlıyor. Karbon emisyonu açısından kısa vadede çevreye katkı sunuyor. Ancak uzun vadede, köprü çevresinde artan trafik yeni çevresel yükler yaratabilir.

Boğaziçi Üniversitesi’nin 2023 tarihli bir raporuna göre, köprünün yıllık yaklaşık 50 bin ton CO₂ tasarrufu sağladığı tahmin ediliyor. Bu, orta büyüklükte bir kasabanın yıllık karbon salımına eşdeğer. Ancak köprü çevresinde artan yapılaşma ve sanayi yatırımları bu kazanımı azaltabilir.

Bilimsel sorumuz şu olabilir:

> “Uzun vadede bu köprü, çevresel sürdürülebilirliği güçlendiriyor mu, yoksa yeni bir karbon döngüsü mü yaratıyor?”

6. Peki Kamuya Geçtiğinde Ne Olacak?

2034 civarında köprü devlete geçtiğinde, teorik olarak işletme gelirleri artık özel şirkete değil, kamuya kalacak. Ancak burada kritik bir husus var:

Devlet, köprü devralındığında bakım-onarım, güvenlik ve işletme maliyetlerini de üstlenecek. Bu da yıllık milyonlarca dolarlık bir yük anlamına gelir.

Yani “kamuya geçtiğinde bedava olur mu?” sorusuna yanıt: Hayır, işletme giderleri yine vatandaşın cebinden çıkacak. Ancak o noktada özel şirkete ödeme yapılmayacağı için köprünün ekonomisi daha dengeli hale gelebilir.

7. Bilimsel Sonuç: Ekonomi, Sosyoloji ve Adalet Dengesi

Bir yatırımın başarısını sadece finansal göstergelerle ölçmek, resmin yarısını görmektir.

Bilimsel bir bakış, aynı zamanda toplumsal adalet, çevresel denge ve sürdürülebilirlik parametrelerini de hesaba katar.

1915 Çanakkale Köprüsü bu açıdan hem bir mühendislik mucizesi hem de bir laboratuvar gibi. Çünkü önümüzdeki on yılda hem ekonomik hem sosyal etkilerini gözlemleyip bilimsel olarak analiz etme şansına sahibiz.

Son olarak size bir soru:

> “2034 geldiğinde köprü gerçekten ‘bizim’ olacak mı, yoksa bugünden ödediğimiz vergilerle zaten çoktan bizim olmuş sayılır mı?”

Bu sorunun yanıtı, sadece mühendislik değil, ekonomi, sosyoloji ve etik bilimlerinin kesiştiği yerde yatıyor.

O yüzden bu başlığı sadece bir köprü değil, bir ülkenin geleceğe nasıl baktığını tartıştığımız bir laboratuvar gibi düşünelim.

Ne dersiniz, sizce köprü geçince mi kamuya geçer, yoksa halkın hakkı zaten köprünün her çelik halatında mı gizlidir?