Bazlama nereye ait ?

starabla

Global Mod
Global Mod
Bazlama Nereye Ait? Bir Hikâye, Bir Kimlik Arayışı

Herkese merhaba,

Bugün size, bir yandan basit gibi görünen ama aslında derin bir anlam taşıyan bir hikâye anlatmak istiyorum. Hepimizin evinde, köyünde veya kasabasında, belki de annemizin ya da babaannelerimizin yaptığı o nefis bazlamalar var. Kimimiz onu, daha ilk ısırıkta, sıcak, yumuşacık yapısıyla tanıdı. Kimimiz ise onun etrafında bir çocukluğunun hatırasını buldu. Ama bir soru var, bu bazlama nereye ait? Gerçekten hangi toprağa, hangi kimliğe ait?

İzninizle, bu sorunun cevabını keşfedeceğimiz bir hikâyeye başlamak istiyorum.

---

Bir Soru, Bir Göçmen: Hasan ve Zeynep’in Yolu

Hasan, İstanbul'un kalabalığından kaçıp, denizin kenarındaki bir kasabaya yerleşen bir adamdı. Kendi iç yolculuğunda, her şeyin hızlı, çözüm odaklı olduğu dünyasında, bazen her şeyi kısa yoldan çözme isteği onu rahatsız ederdi. Düşüncelerini net bir şekilde ifade etmek, zamanın ne kadar değerli olduğunu anlamak isterdi. Her şeyin bir çözümü vardı ve bu çözüm, her zaman bir stratejiyle bulunabilirdi.

Zeynep ise, ona tamamen zıt bir insandı. Her şeyin çok daha derin bir anlamı olduğunu hissediyordu. İnsanlar, kültürler ve yemekler... Bunlar birer bağ, birer köprüydü. Empatiyle yaklaşıyor, her olayın ve her insanın arkasında bir hikâye olmasını önemserdi. Bu yüzden, bazlama onlara ait olduğu kadar bir başkasına da aitti. Her yere ait, her kültürde var olabilecek bir gelenek gibiydi.

Hasan bir gün, kasabada yeni tanıştığı Zeynep’e bazlama yapmayı teklif etti. Zeynep, başta biraz tereddüt etti. Ne de olsa Hasan, her şeyin çözümü olan, hızlıca sonuç almaya çalışan bir adamdı. Ama Zeynep, her şeyin ardında bir duygunun, bir geçmişin olduğunu bilen bir kadındı. Bu yüzden, bazlamanın öyle sıradan bir yemek olamayacağını düşünüyordu.

---

Bazlamanın Yolu: Bir Mutfak, Bir Geçmiş

İlk ısırıkta, Zeynep, Hasan’ın bazlamasında bir şeyler eksik olduğunu hissetti. Bu, sadece malzemeyle ilgili değildi. Tam olarak tarifini bilmediği bir eksiklikti ama bir şeylerin yanlış olduğunu biliyordu. "Hasan, bu bazlama çok güzel ama bir şey eksik," dedi, hafifçe gülümsedi. "Bize ait değil gibi."

Hasan şaşkınlıkla başını kaldırdı. “Ama bu çok basit bir şey, Zeynep. Un, su, tuz... başka ne gerekebilir ki? Stratejik bir yemek, hemen yapılır ve işte sonuç."

Zeynep derin bir nefes aldı. "Ama bazlama sadece bir yemek değil, Hasan. Her lokmada, bir köyün, bir kasabanın, bir insanın duygusu vardır. Senin bazlaman, sadece bir yemek tarifini takip ediyor ama bence bu yemek bir öykü anlatmalı."

Hasan, ilk başta anlamasa da Zeynep’in söyledikleri zihninde yankılandı. Bu bazlama, sadece basit malzemelerden yapılmış bir ekmek miydi, yoksa bir yerin, bir halkın, bir kültürün yansıması mıydı?

Zeynep, bazlamanın ardındaki duyguyu ararken, "Bak, bazlama sadece bir yemek değil. Mesela ben, babaannemden öğrendim bu tarifi. Onun elleriyle yoğurduğu hamur, o sıcak mutfak... Annemin de aynı şekilde, sabahları kahvaltıya yapacağı bazlamalar... Her şeyin bir anlamı var," dedi.

---

Birleşen Duygular: Kimlik, Bağlar ve Topraklar

Zeynep’in sözleri, Hasan’ın aklında bir ışık yaktı. Aniden, bazlamanın öyle basit bir yemek olmadığını fark etti. Evet, belki o da bir çözüm odaklıydı, ama bazlama her şeyin bir geçmişiyle, anısıyla, özlemiyle yapılmalıydı. "Sanırım, neyi yaparsan yap, ona duygusal bir bağ kurmak gerek. İnsanların yediği şeyler, onların kimliğidir. Benim bazlamamda, köyümün havası, dedemin toprağı var. Ama belki seninki, İstanbul’un dinamizminin, hızının izlerini taşıyor. Yine de, her ikisi de birer kimlik."

Zeynep, Hasan’a bakarak gülümsedi. "Bazlama sadece bir yemek değil, bir aidiyet duygusunun simgesidir. Onu yiyen insanlar, bir zamanlar o topraklara ait olduklarını hisseder. Kimse bir yere ait olmanın ne demek olduğunu, bir köyün havasını, toprağını, geçmişini, ailelerini anlamadan geçemez. Bu yemekler, bizi hatırlatır."

Hasan, Zeynep’in söyledikleriyle hem duygusal hem de stratejik bir açıdan ne kadar doğru olduğunu fark etti. Evet, bazlama sadece bir tarif değildi; o, bir halkın geçmişine, bir köyün anılarına, bir insanın özlemlerine sahipti. Bu, Zeynep’in bahsettiği gibi, geçmişle birleşmiş bir aidiyetin ifadesiydi.

---

Sonuçta: Her Lokma, Bir Hikâye

Bazlama, belki de bu yüzden birçok farklı toprakta kendine yer bulmuş, kimlik ve aidiyet arayışının bir parçası olmuştur. Hasan ve Zeynep, bazlamayı yaparken bir mutfakta, bir öyküyü yazıyorlardı. Bir yandan yemek yapmanın çözüm odaklı yaklaşımını benimseyen Hasan, diğer yandan her lokmada bir hikâye, bir geçmiş taşıyan Zeynep’in dünyasına adım atıyordu. Sonuçta, her iki bakış açısı da bir araya geldiğinde, bazlama sadece bir yemek değil, bir kök, bir bağ, bir kimlik haline geldi.

Bu yazıyı okurken, bazlamanın sadece bir ekmek olmadığını, aynı zamanda kimliğimizin, geçmişimizin, yaşadığımız toprakların izlerini taşıyan bir bağ olduğunu fark etmişsinizdir. Peki ya siz? Bazlama size neleri hatırlatıyor? Hangi köylerin havası, hangi ailelerin hikâyeleri var bazlamanızda? Yorumlarınızı ve düşüncelerinizi paylaşmanızı dört gözle bekliyorum!