Irem
Yeni Üye
TYT'den Yüksek Almak İçin Neler Yapmalısınız? Bir Hikâye Üzerinden Anlatıyorum...
Merhaba arkadaşlar!
Bugün sizlerle çok özel bir hikâye paylaşmak istiyorum. Bu hikâye belki birçoğunuzun yaşadığı bir süreçten, belki de birkaç adım ötesinden gelen bir yolculuğu anlatacak. Hedefim sadece TYT'yi nasıl yüksek alabileceğinizi değil, aynı zamanda bu yolculuğun insana neler kattığını, içinde ne gibi duygular barındırdığını da paylaşmak. Belki birçoğunuz şu anda zorluklar yaşıyor, belki bazılarınız umutsuz hissediyor... Ama unutmayın, her şeyin bir yolu, bir stratejisi var. Bu yazıyı okurken birlikte düşünelim, nasıl ilerlersek daha güçlü oluruz?
Hikâyemize geçmeden önce, derin bir nefes alalım ve şunu unutmayalım: Hepimiz birbirimizden farklıyız, ancak hepimiz benzer bir sınavdan geçiyoruz. O yüzden ne kadar bir arada olursak, o kadar daha güçlü oluruz.
---
Bir Başlangıç: Zeynep ve Mert’in Hikâyesi
Zeynep, yoğun bir sınav dönemi geçirdiği, her anı kaygı ve stresle dolu bir süreçteydi. TYT'yi kazanma hayaliyle her gün biraz daha büyüyen bir sorumluluk yükü taşıyor gibiydi. Sadece notlarını yüksek tutmak değil, aynı zamanda çevresinin, ailesinin ve arkadaşlarının beklentilerini karşılamak zorundaydı. Her sabah kalktığında, beynindeki sesler ona ne kadar eksik olduğunu hatırlatıyor, gece ise her şeyin üzerini kapatacak kadar karanlık bir kaygıya bürünüyordu.
Bir gün, okuldan dönerken kafasında binlerce soru vardı. O sırada en yakın arkadaşı Mert, ona yaklaşarak, "Zeynep, biliyorum, bu süreç zor. Ama yapabileceğine inanıyorum." dedi. Mert, her zaman soğukkanlı, çözüm odaklı biriydi. Onunla çok zaman geçirmemiş olsalar da, Zeynep'in her halinden ne kadar bunaldığını anlamıştı.
Mert’in Yaklaşımı: Çözüm Odaklı ve Stratejik
Mert’in yapısı her zaman daha mantıklı ve stratejikti. Kendisi, sınavın sadece bilgi değil, doğru zamanı kullanabilmek ve doğru stratejiyi belirlemek olduğuna inanıyordu. Ona göre Zeynep’in sıkıntısı yalnızca fazla kaygı yapmasıydı. "Zeynep, aslında yapman gereken şey çok basit," dedi. "Bir plan yapmalısın. Hangi konuya ne kadar zaman ayıracağını bilmelisin. Geriye kalan zamanı, sadece denemelere ve tekrar etmeye ayır. Bunu yaparken, sabahları erken kalkarak zihnini dinç tutarsın."
Mert’in bu yaklaşımı, Zeynep’in içinde bir umut kıvılcımı yaktı. "Belki de kaygıyı yönetmek için bir plan yapmak gerek," diye düşündü. O an, Mert’in verdiği basit ama etkili tavsiyeyi dikkate alarak, kendi ders çalışma programını yeniden yapılandırmaya karar verdi.
Zeynep’in İhtiyacı: Empatik ve Destekleyici Bir Yaklaşım
Zeynep için yalnızca bir strateji yeterli değildi. Kafasında birçok soru vardı, birçok belirsizlik ve korku... "Ya başarılı olamazsam?" diye düşünmeden edemiyordu. Ama bu sefer Mert'in yaklaşımına ek olarak, ona bir şey daha gerekiyordu: Birinin onun yanında olması, ona sadece başarıyı değil, süreci de kabul etmesini hatırlatacak birinin. İşte o an Zeynep, annesinin yanına gidip uzun bir sohbet etti.
Annesi, Zeynep’in her kaygısını, her sorusunu dinledi. Bir an Zeynep'in gözlerinin içine bakarak şöyle dedi: "Hangi sonucu alırsan al, sen hep benim gururum olacaksın. Ama şunu unutma, bu sınav bir yolculuk, bir varış noktası değil. Senin gelişimin, öğrendiğin her şey seni sadece TYT değil, hayat için de hazırlıyor."
Bu cümle, Zeynep’in zihninde adeta bir ışık yaktı. Artık kaygılarını biraz daha rahat bırakabiliyor, hatalarını öğrenme fırsatları olarak görebiliyordu. Kendine daha çok güvenmeye başladı. Hedefine odaklanmakla birlikte, sürecin kendisini de kabul etmeyi öğrendi.
---
Hikâyenin Sonunda Neler Öğrendik?
Zeynep ve Mert’in hikâyesi aslında bir yansıma, hepimizin farklı stratejilerle sınavlara yaklaşımlarını anlatan bir örnek. Mert’in çözüm odaklı yaklaşımı, Zeynep’in kaygılarını hafifletmekte çok etkili oldu. Ancak Zeynep’in annesinin empatik yaklaşımı, sürecin sadece sonuca değil, yolculuğa da değer verdiğini hatırlattı.
Çözüm Odaklılık: TYT gibi zorlu bir sınavda başarılı olabilmek için bir plan yapmak ve ona sadık kalmak şart. Ama bazen bu çözüm odaklı yaklaşım, bir noktada duygusal desteği de gerektiriyor. Çünkü bazen, bir süreliğine bile olsa, kaygılarımızla yüzleşmek ve onları sağlıklı bir şekilde yönetmek en iyi strateji olabilir.
Empati ve Destek: Kaygıyı azaltan ve motive eden şey sadece doğru çalışma taktikleri değil. Birinin size gerçekten destek olduğuna ve duygusal olarak yanınızda olduğuna inanmak, süreci katlanılabilir kılar. Zeynep’in annesinin sözleri gibi, bazen sadece bir kişinin “Bunu yapabilirsin, sen harikasın” demesi, o anki karanlık düşünceleri uzaklaştırmaya yeter.
---
Peki ya Siz?
Şimdi size sorum şu: Sizler, bu süreçte hangi yaklaşımla ilerlemeyi daha çok tercih ediyorsunuz? Stratejik bir plan mı yoksa empatik bir destekle mi? Bu hikâye size neler hatırlattı? Biliyorum, hepimizin yolculuğu farklı ve hepimizin kendi güçlü yönleri var. Bu yüzden sizin fikirlerinizi çok merak ediyorum! Lütfen düşüncelerinizi, hikâyelerinizi benimle paylaşın.
Hikâyenizi duymak için sabırsızlanıyorum. Hem birbirimize ilham vermek hem de daha güçlü bir şekilde yolumuza devam etmek için buradayız. Hep birlikte başarabiliriz!
Merhaba arkadaşlar!

Bugün sizlerle çok özel bir hikâye paylaşmak istiyorum. Bu hikâye belki birçoğunuzun yaşadığı bir süreçten, belki de birkaç adım ötesinden gelen bir yolculuğu anlatacak. Hedefim sadece TYT'yi nasıl yüksek alabileceğinizi değil, aynı zamanda bu yolculuğun insana neler kattığını, içinde ne gibi duygular barındırdığını da paylaşmak. Belki birçoğunuz şu anda zorluklar yaşıyor, belki bazılarınız umutsuz hissediyor... Ama unutmayın, her şeyin bir yolu, bir stratejisi var. Bu yazıyı okurken birlikte düşünelim, nasıl ilerlersek daha güçlü oluruz?
Hikâyemize geçmeden önce, derin bir nefes alalım ve şunu unutmayalım: Hepimiz birbirimizden farklıyız, ancak hepimiz benzer bir sınavdan geçiyoruz. O yüzden ne kadar bir arada olursak, o kadar daha güçlü oluruz.

---
Bir Başlangıç: Zeynep ve Mert’in Hikâyesi
Zeynep, yoğun bir sınav dönemi geçirdiği, her anı kaygı ve stresle dolu bir süreçteydi. TYT'yi kazanma hayaliyle her gün biraz daha büyüyen bir sorumluluk yükü taşıyor gibiydi. Sadece notlarını yüksek tutmak değil, aynı zamanda çevresinin, ailesinin ve arkadaşlarının beklentilerini karşılamak zorundaydı. Her sabah kalktığında, beynindeki sesler ona ne kadar eksik olduğunu hatırlatıyor, gece ise her şeyin üzerini kapatacak kadar karanlık bir kaygıya bürünüyordu.
Bir gün, okuldan dönerken kafasında binlerce soru vardı. O sırada en yakın arkadaşı Mert, ona yaklaşarak, "Zeynep, biliyorum, bu süreç zor. Ama yapabileceğine inanıyorum." dedi. Mert, her zaman soğukkanlı, çözüm odaklı biriydi. Onunla çok zaman geçirmemiş olsalar da, Zeynep'in her halinden ne kadar bunaldığını anlamıştı.
Mert’in Yaklaşımı: Çözüm Odaklı ve Stratejik
Mert’in yapısı her zaman daha mantıklı ve stratejikti. Kendisi, sınavın sadece bilgi değil, doğru zamanı kullanabilmek ve doğru stratejiyi belirlemek olduğuna inanıyordu. Ona göre Zeynep’in sıkıntısı yalnızca fazla kaygı yapmasıydı. "Zeynep, aslında yapman gereken şey çok basit," dedi. "Bir plan yapmalısın. Hangi konuya ne kadar zaman ayıracağını bilmelisin. Geriye kalan zamanı, sadece denemelere ve tekrar etmeye ayır. Bunu yaparken, sabahları erken kalkarak zihnini dinç tutarsın."
Mert’in bu yaklaşımı, Zeynep’in içinde bir umut kıvılcımı yaktı. "Belki de kaygıyı yönetmek için bir plan yapmak gerek," diye düşündü. O an, Mert’in verdiği basit ama etkili tavsiyeyi dikkate alarak, kendi ders çalışma programını yeniden yapılandırmaya karar verdi.
Zeynep’in İhtiyacı: Empatik ve Destekleyici Bir Yaklaşım
Zeynep için yalnızca bir strateji yeterli değildi. Kafasında birçok soru vardı, birçok belirsizlik ve korku... "Ya başarılı olamazsam?" diye düşünmeden edemiyordu. Ama bu sefer Mert'in yaklaşımına ek olarak, ona bir şey daha gerekiyordu: Birinin onun yanında olması, ona sadece başarıyı değil, süreci de kabul etmesini hatırlatacak birinin. İşte o an Zeynep, annesinin yanına gidip uzun bir sohbet etti.
Annesi, Zeynep’in her kaygısını, her sorusunu dinledi. Bir an Zeynep'in gözlerinin içine bakarak şöyle dedi: "Hangi sonucu alırsan al, sen hep benim gururum olacaksın. Ama şunu unutma, bu sınav bir yolculuk, bir varış noktası değil. Senin gelişimin, öğrendiğin her şey seni sadece TYT değil, hayat için de hazırlıyor."
Bu cümle, Zeynep’in zihninde adeta bir ışık yaktı. Artık kaygılarını biraz daha rahat bırakabiliyor, hatalarını öğrenme fırsatları olarak görebiliyordu. Kendine daha çok güvenmeye başladı. Hedefine odaklanmakla birlikte, sürecin kendisini de kabul etmeyi öğrendi.
---
Hikâyenin Sonunda Neler Öğrendik?
Zeynep ve Mert’in hikâyesi aslında bir yansıma, hepimizin farklı stratejilerle sınavlara yaklaşımlarını anlatan bir örnek. Mert’in çözüm odaklı yaklaşımı, Zeynep’in kaygılarını hafifletmekte çok etkili oldu. Ancak Zeynep’in annesinin empatik yaklaşımı, sürecin sadece sonuca değil, yolculuğa da değer verdiğini hatırlattı.
Çözüm Odaklılık: TYT gibi zorlu bir sınavda başarılı olabilmek için bir plan yapmak ve ona sadık kalmak şart. Ama bazen bu çözüm odaklı yaklaşım, bir noktada duygusal desteği de gerektiriyor. Çünkü bazen, bir süreliğine bile olsa, kaygılarımızla yüzleşmek ve onları sağlıklı bir şekilde yönetmek en iyi strateji olabilir.
Empati ve Destek: Kaygıyı azaltan ve motive eden şey sadece doğru çalışma taktikleri değil. Birinin size gerçekten destek olduğuna ve duygusal olarak yanınızda olduğuna inanmak, süreci katlanılabilir kılar. Zeynep’in annesinin sözleri gibi, bazen sadece bir kişinin “Bunu yapabilirsin, sen harikasın” demesi, o anki karanlık düşünceleri uzaklaştırmaya yeter.
---
Peki ya Siz?
Şimdi size sorum şu: Sizler, bu süreçte hangi yaklaşımla ilerlemeyi daha çok tercih ediyorsunuz? Stratejik bir plan mı yoksa empatik bir destekle mi? Bu hikâye size neler hatırlattı? Biliyorum, hepimizin yolculuğu farklı ve hepimizin kendi güçlü yönleri var. Bu yüzden sizin fikirlerinizi çok merak ediyorum! Lütfen düşüncelerinizi, hikâyelerinizi benimle paylaşın.

Hikâyenizi duymak için sabırsızlanıyorum. Hem birbirimize ilham vermek hem de daha güçlü bir şekilde yolumuza devam etmek için buradayız. Hep birlikte başarabiliriz!
