Sena
Yeni Üye
Trakya’da Somak Ne Demek? Bir Hikâyenin İçinden…
Arkadaşlar, bugün size küçüklüğümden beri kulağımda çınlayan bir kelimenin peşine düşerek yazıyorum: **“somak.”** Trakya’da büyüyenlerin belki çoktan bildiği, ama dışarıdan duyanların merakla sorduğu bir kelime bu. Benim için sadece bir kelime değil, çocukluğun, insan ilişkilerinin ve yaşanmışlıkların içinden damıtılmış bir hatıra aslında. İzin verirseniz sizi o günlere, köy kahvesinin tahta sandalyelerine, yaz akşamlarında taş duvarlara sinmiş sohbetlere götürmek istiyorum.
---
Çocukluğun Somak Anıları
Küçüktüm, köy meydanında koştururken komşu teyze seslenirdi:
“Uşaklar, somak yapmayın orda!”
O an biz susar, bakışırdık. Çünkü bilirdik: somak, boş boş oyalanmak, amaçsızca oyalanıp vakit harcamaktı. Ama aynı zamanda biraz da “avarelik” anlamı taşırdı. Bizim içinse oyun demekti, keyif demekti.
İşte o kelime, yıllar sonra şehre taşındığımda bile kulaklarımda yankılandı. Çünkü şehirde insanlar aceleyle yaşarken, köydeki o “somak” anları aslında hayatın en duru, en gerçek halleriymiş.
---
Erkeklerin Somak Yorumları
Kahvede oturan erkekleri hatırlıyorum. Dedem, elinde tespihiyle bize öğüt verirdi:
“Somak yapmayın, işinizi görün. Boş vakit adamı tembelleştirir.”
Erkek bakış açısı stratejikti. Onlara göre somak, kayıp vakitti. İş yapılmalı, tarlaya gidilmeli, hesap kitap tutulmalıydı. Çünkü erkek için zaman, üretkenliğin ölçüsüydü. Somak da tam tersiydi: üretmeyen, sonuç getirmeyen bir eylem.
Dedemin gözünde somak eden çocuk, yarın işini savsaklayan bir yetişkin olabilirdi. Bu yüzden bizi sürekli yönlendirir, boşluklarımızı doldurmak isterdi. Onun stratejik aklı için somak, geleceğe yapılmış bir yatırımın tersi demekti.
---
Kadınların Somak Yorumları
Bir de annem vardı… Aynı kelimeyi kullanır ama başka bir duyguyla.
“Somak yap kızım, biraz da kendine zaman ayır.” derdi.
Kadınların dilinde somak, yumuşak bir dokunuştu. Biraz dinlenmek, biraz hayatın tadını çıkarmak. Annem, bizi çalışmaya teşvik ederdi ama aynı zamanda oyalanmamızı, kahkahalarımızı, oyunumuzu da değerli bulurdu. Çünkü onun gözünde somak, ilişkileri besleyen, insanın ruhunu onaran bir anlama sahipti.
Komşu kadınların kapı önlerinde yaptığı sohbetleri hatırlayın. Ellerinde örgü, ağızlarında kahkaha, saatler boyu sürerdi. Erkekler bunu “somak” diye küçümserken, kadınlar için bu, dayanışmanın ve paylaşımın ta kendisiydi.
---
Bir Hatıranın İçinde Somak
Bir yaz günüydü. Arkadaşlarla derede yüzmüş, güneşin altında kuruyup köy yolunda yürüyorduk. Yanımızdan geçen yaşlı amca, gülerek,
“Ulan sizin işiniz gücünüz somak!” dedi.
Biz güldük, hiç alınmadık. Çünkü somak bizim için özgürlüktü. O an hiçbir şey yapmamak, sadece gülmek, sadece anı yaşamak. Belki de çocukluğun en güzel tanımı buydu.
Ama akşam eve gittiğimde annem yine karşıladı beni:
“İyi yapmışsınız, biraz somak yapın, gençliğin tadını çıkarın.”
İşte o anda fark ettim: aynı kelime, iki farklı dünyada, iki farklı şekilde yankılanıyordu.
---
Somak’ın Gizli Anlamı
Trakya’da somak sadece “boş boş vakit geçirmek” değildir. O aslında hayatın temposundan kısa bir mola, ilişkilerin hatırlatıcı gücü, insanın kendine ayırdığı zamanın adı. Erkekler için stratejik bir kayıp, kadınlar için ise duygusal bir kazanım gibi görünse de, özünde ikisinin de haklılığı vardır.
Çünkü düşünün: Her şey hesap kitap olsa, insan tükenmez mi? Ama her şey sadece oyalanma olsa, gelecek dağılmaz mı? İşte somak, bu iki uç arasında bir denge kelimesi gibi duruyor.
---
Günümüzde Somak
Şimdi şehirde yaşıyorum. İş, trafik, telefon, bildirim derken günün nasıl geçtiğini anlamıyorum. Ama bazen balkona çıkıp boşluğa dalıyorum. O an aklıma çocukluğum geliyor: “Somak ediyorum” diyorum kendi kendime.
Şehirde buna “boşa vakit kaybı” deniyor. Ama ben biliyorum ki, Trakya’nın taş yollarında öğrendiğim o somak anları, ruhun nefes alması demek.
---
Forumdaşlara Soru
Benim için somak, çocukluğun masumluğunda saklı, büyüklerin nasihatinde sertleşmiş, kadınların sohbetinde yumuşamış bir kelime. Bugün hâlâ dilime dolanıyor, bazen eleştiri, bazen şefkat, bazen de özlem kokuyor.
Peki sizler hiç duydunuz mu bu kelimeyi? Trakya dışından olanlar için tuhaf mı geliyor, yoksa sizin memlekette de “somak” gibi hem azar hem de şefkat barındıran kelimeler var mı?
Haydi forumdaşlar, siz de anlatın. Sizce “somak” gerçekten tembellik mi, yoksa hayatın insana verdiği küçük bir mola mı?
Arkadaşlar, bugün size küçüklüğümden beri kulağımda çınlayan bir kelimenin peşine düşerek yazıyorum: **“somak.”** Trakya’da büyüyenlerin belki çoktan bildiği, ama dışarıdan duyanların merakla sorduğu bir kelime bu. Benim için sadece bir kelime değil, çocukluğun, insan ilişkilerinin ve yaşanmışlıkların içinden damıtılmış bir hatıra aslında. İzin verirseniz sizi o günlere, köy kahvesinin tahta sandalyelerine, yaz akşamlarında taş duvarlara sinmiş sohbetlere götürmek istiyorum.
---
Çocukluğun Somak Anıları
Küçüktüm, köy meydanında koştururken komşu teyze seslenirdi:
“Uşaklar, somak yapmayın orda!”
O an biz susar, bakışırdık. Çünkü bilirdik: somak, boş boş oyalanmak, amaçsızca oyalanıp vakit harcamaktı. Ama aynı zamanda biraz da “avarelik” anlamı taşırdı. Bizim içinse oyun demekti, keyif demekti.
İşte o kelime, yıllar sonra şehre taşındığımda bile kulaklarımda yankılandı. Çünkü şehirde insanlar aceleyle yaşarken, köydeki o “somak” anları aslında hayatın en duru, en gerçek halleriymiş.
---
Erkeklerin Somak Yorumları
Kahvede oturan erkekleri hatırlıyorum. Dedem, elinde tespihiyle bize öğüt verirdi:
“Somak yapmayın, işinizi görün. Boş vakit adamı tembelleştirir.”
Erkek bakış açısı stratejikti. Onlara göre somak, kayıp vakitti. İş yapılmalı, tarlaya gidilmeli, hesap kitap tutulmalıydı. Çünkü erkek için zaman, üretkenliğin ölçüsüydü. Somak da tam tersiydi: üretmeyen, sonuç getirmeyen bir eylem.
Dedemin gözünde somak eden çocuk, yarın işini savsaklayan bir yetişkin olabilirdi. Bu yüzden bizi sürekli yönlendirir, boşluklarımızı doldurmak isterdi. Onun stratejik aklı için somak, geleceğe yapılmış bir yatırımın tersi demekti.
---
Kadınların Somak Yorumları
Bir de annem vardı… Aynı kelimeyi kullanır ama başka bir duyguyla.
“Somak yap kızım, biraz da kendine zaman ayır.” derdi.
Kadınların dilinde somak, yumuşak bir dokunuştu. Biraz dinlenmek, biraz hayatın tadını çıkarmak. Annem, bizi çalışmaya teşvik ederdi ama aynı zamanda oyalanmamızı, kahkahalarımızı, oyunumuzu da değerli bulurdu. Çünkü onun gözünde somak, ilişkileri besleyen, insanın ruhunu onaran bir anlama sahipti.
Komşu kadınların kapı önlerinde yaptığı sohbetleri hatırlayın. Ellerinde örgü, ağızlarında kahkaha, saatler boyu sürerdi. Erkekler bunu “somak” diye küçümserken, kadınlar için bu, dayanışmanın ve paylaşımın ta kendisiydi.
---
Bir Hatıranın İçinde Somak
Bir yaz günüydü. Arkadaşlarla derede yüzmüş, güneşin altında kuruyup köy yolunda yürüyorduk. Yanımızdan geçen yaşlı amca, gülerek,
“Ulan sizin işiniz gücünüz somak!” dedi.
Biz güldük, hiç alınmadık. Çünkü somak bizim için özgürlüktü. O an hiçbir şey yapmamak, sadece gülmek, sadece anı yaşamak. Belki de çocukluğun en güzel tanımı buydu.
Ama akşam eve gittiğimde annem yine karşıladı beni:
“İyi yapmışsınız, biraz somak yapın, gençliğin tadını çıkarın.”
İşte o anda fark ettim: aynı kelime, iki farklı dünyada, iki farklı şekilde yankılanıyordu.
---
Somak’ın Gizli Anlamı
Trakya’da somak sadece “boş boş vakit geçirmek” değildir. O aslında hayatın temposundan kısa bir mola, ilişkilerin hatırlatıcı gücü, insanın kendine ayırdığı zamanın adı. Erkekler için stratejik bir kayıp, kadınlar için ise duygusal bir kazanım gibi görünse de, özünde ikisinin de haklılığı vardır.
Çünkü düşünün: Her şey hesap kitap olsa, insan tükenmez mi? Ama her şey sadece oyalanma olsa, gelecek dağılmaz mı? İşte somak, bu iki uç arasında bir denge kelimesi gibi duruyor.
---
Günümüzde Somak
Şimdi şehirde yaşıyorum. İş, trafik, telefon, bildirim derken günün nasıl geçtiğini anlamıyorum. Ama bazen balkona çıkıp boşluğa dalıyorum. O an aklıma çocukluğum geliyor: “Somak ediyorum” diyorum kendi kendime.
Şehirde buna “boşa vakit kaybı” deniyor. Ama ben biliyorum ki, Trakya’nın taş yollarında öğrendiğim o somak anları, ruhun nefes alması demek.
---
Forumdaşlara Soru
Benim için somak, çocukluğun masumluğunda saklı, büyüklerin nasihatinde sertleşmiş, kadınların sohbetinde yumuşamış bir kelime. Bugün hâlâ dilime dolanıyor, bazen eleştiri, bazen şefkat, bazen de özlem kokuyor.
Peki sizler hiç duydunuz mu bu kelimeyi? Trakya dışından olanlar için tuhaf mı geliyor, yoksa sizin memlekette de “somak” gibi hem azar hem de şefkat barındıran kelimeler var mı?
Haydi forumdaşlar, siz de anlatın. Sizce “somak” gerçekten tembellik mi, yoksa hayatın insana verdiği küçük bir mola mı?