Ölüdeniz teleferik kaç dakika sürüyor ?

Duru

Yeni Üye
Ölüdeniz Teleferik Kaç Dakika Sürer? (Zamanın Kalpte Ölçüldüğü Bir Yolculuk)

Selam sevgili forumdaşlar,

Bugün size bir süredir aklımdan çıkmayan bir hikâye anlatmak istiyorum. Belki içimizde bu satırları okuyanlardan biri de Ölüdeniz’de o teleferiğe binmiştir. Belki biriniz o rüzgârı hissetmiş, o sessizliği duymuşsunuzdur.

Ama ben size yalnızca “kaç dakika sürdüğünü” değil, o birkaç dakikanın nasıl bir ömre bedel olduğunu anlatacağım.

Bir Yaz Akşamı, Bir Bilet ve İki Yalnız İnsan

Mert, düzenli, planlı, her şeyi takvime göre yaşayan bir adamdı. Hayatında duyguların değil, mantığın yönettiği bir sistem vardı.

“Teleferik 7 dakika 34 saniye sürüyor,” diyebilecek kadar net konuşurdu.

Zeynep ise tam tersiydi. Hayata plan değil, hislerle yaklaşırdı. “Dakika değil, hisle ölçülür o yolculuk,” derdi.

Bir gün yolları Ölüdeniz’de kesişti.

Zeynep, teleferik sırasındaydı. Elinde küçük bir kâğıt bilet, saçları rüzgârda dans ediyordu. Mert, hemen arkasında duruyordu. Elinde telefon, internetten süre hesaplıyordu:

“7 ila 10 dakika arasında değişiyor, rüzgâr durumuna göre.”

Zeynep dönüp baktı, hafif gülümsedi.

“Dakika mı sayacaksın, manzarayı mı izleyeceksin?”

Mert bir an ne diyeceğini bilemedi. Ama o an, içinde ilk kez bir formülün işe yaramayacağını hissetti.

Yukarı Doğru Çıkan Dakikalar

Kabin hareket ettiğinde Ölüdeniz ayaklarının altındaydı. Deniz, gökyüzüyle aynı renkteydi. Rüzgârın sesi, bir melodinin başlangıcı gibiydi.

Mert sessizdi. Zeynep ise heyecanla camdan dışarı bakıyordu.

“Baksana, şu mavilik... İnsan buradan düşse bile korkmaz herhalde,” dedi gülerek.

Mert refleksle cevapladı:

“Yine de güvenlik kabinleri sağlam, merak etme.”

Zeynep başını çevirip baktı:

“Sen her şeyi ölçüp biçmek zorunda mısın? Bazen sadece hissetmek gerek.”

Mert sustu. Çünkü o an, onun tüm matematiksel dengesi bozulmuştu.

Teleferik yükseldikçe, aralarındaki sessizlik de büyüyordu.

Ama bu sessizlik, rahatsız edici değil; tam aksine, tanıdık bir sıcaklıktı.

Zeynep usulca fısıldadı:

“Biliyor musun, bazen bir yolculuk ne kadar sürdüğünden çok, kiminle çıktığınla anlam kazanır.”

Mert o an fark etti; dakikaları değil, kalp atışlarını sayıyordu.

Bulutların Üstünde Bir İtiraf

Teleferik en yüksek noktaya yaklaştığında, bulutlar neredeyse kabinin camına dokunacak gibiydi.

Zeynep gözlerini kapadı, derin bir nefes aldı. “Keşke bu an hiç bitmese,” dedi.

Mert saate baktı, 8. dakikadaydılar.

Ama garip bir şekilde, bitmesini o da istemiyordu.

Zeynep gülümsedi, “Kaç dakika oldu hesapladın mı?” diye sordu alayla.

Mert bu kez gülümsedi:

“Dakikaları bıraktım. Sadece hissetmeye çalışıyorum.”

Zeynep’in gözleri parladı. “İşte şimdi gerçek manzarayı görüyorsun.”

O an teleferik durdu. Rüzgâr hafifçe kabini salladı, içeride kısa bir sessizlik oldu.

Zeynep gülerek, “Bak işte, hayat gibi… Tam alışmışken duruveriyor,” dedi.

Mert o an, bütün denklemleri unuttu. Kalbinden geçen tek cümle şuydu:

“Eğer bu teleferik hep burada kalacaksa, ben de buradayım.”

Zirvede İki Kalp

Teleferik zirveye ulaştığında, manzara büyüleyiciydi. Uçsuz bucaksız mavi, göğsüne dolan bir huzur.

Zeynep aşağıya baktı, sonra Mert’e döndü:

“Görüyor musun? Aşağıda her şey küçük görünüyor ama aslında orası hayatın ta kendisi.”

Mert başını salladı, “Evet, bazen yukarıdan bakınca anlıyorsun… Ne kadar gereksiz şeylerle uğraştığını.”

Zeynep güldü:

“İşte bu! Artık bir mühendis değil, bir insan gibi konuşuyorsun.”

O anda rüzgâr biraz şiddetlendi. Mert elini refleksle Zeynep’in eline koydu.

Zeynep bir an durdu ama elini çekmedi.

Dakikalar geçmişti ama o an, zaman durmuştu.

Bir teleferik yolculuğu sadece bir ulaşım değil, iki kalbin buluşma noktası olmuştu.

Aşağıya İniş ve Gerçeğin Sessizliği

Dönüşte teleferiğe tekrar bindiler. Artık sessizlik farklıydı; kelimelere gerek kalmamıştı.

Zeynep dışarıyı izlerken fısıldadı:

“Ne kadar sürdü sence?”

Mert gülümsedi:

“Bilmem… Ama sanırım bir ömür kadar kısa, bir an kadar uzun.”

Zeynep’in gözlerinde bir parıltı vardı.

“Demek artık zamanı ölçmüyorsun?”

“Hayır,” dedi Mert, “çünkü seninle geçen her saniye, hesaba sığmaz.”

Teleferik aşağıya yaklaşırken, deniz yavaşça tekrar büyümeye başladı.

Zeynep sessizce “Güzeldi,” dedi.

Mert cevapladı: “Evet, 9 dakikalık bir mucizeydi.”

Forumdaşlar İçin Bir Soru

Sevgili forumdaşlar,

Belki siz de o teleferiğe bindiniz, belki rüzgâr saçınızı savurdu, belki yanınızdaki sessizce elinizi tuttu.

Ama söyleyin, sizce Ölüdeniz teleferiği gerçekten 9 dakika mı sürüyor?

Yoksa bazı yolculuklar, kalpte sonsuza kadar sürmez mi?

Erkekler dakikaları sayar, kadınlar anları hisseder. Ama bazı anlar vardır ki, iki dünya birleşir.

Ve işte o anlarda, zaman durur.

Belki siz de böyle bir an yaşadınız.

Yazın forumdaşlar, anlatın...

Belki o teleferiğe hep birlikte yeniden bineriz, bulutların üstünde, bir kez daha…

Kalbimizle.