Na ne demek bilanço ?

Duru

Yeni Üye
Na Ne Demek Bilanço? Gerçekten Hesap Verebiliyor muyuz?

Forumdaki dostlar, bugün biraz iç dökmek istiyorum. “Bilanço” kelimesi bana hep soğuk gelir. Defterlerin arasında sıkışmış bir kelime gibi... Oysa bilanço, sadece şirketlerin değil, bireylerin de hayatında var. Hepimizin kendi iç muhasebesi, kendi kazanç ve kayıp tabloları yok mu? Ama ne gariptir, çoğumuz bu bilançoyu dürüstçe çıkarmaktan kaçıyoruz. Peki neden?

Kimi zaman bir erkek mantığıyla yaklaşıyoruz bu duruma: sayılar, sonuçlar, stratejiler, hedefler… “Neyi kazandım, neyi kaybettim?” diye hesap yapıyoruz. Ama bazen de bir kadın sezgisiyle yaklaşıyoruz: duygular, ilişkiler, empati… “Kimi kırdım, kim beni kırdı?” diye düşünüyoruz. Bu iki yön aslında hayatın tam ortasında bir denge kuruyor, ama o dengeyi bulmak hiç kolay değil.

Bilanço: Sadece Rakam Değil, Aynada Yansıyan Gerçek

Bilanço teknik olarak bir denge tablosudur — aktifler bir yanda, pasifler diğer yanda. Ama insanın iç dünyasında bu tablo bambaşka bir anlam kazanır. Bir tarafında hayallerimiz, başarılarımız, kazandıklarımız vardır; diğer tarafında ise yorgunluklarımız, pişmanlıklarımız, hatalarımız... Hangisi daha ağır basıyor sizce?

Belki de mesele, bilançoyu nasıl tuttuğumuzdadır. Erkekler genellikle netlik ister, “Bu kadar kazandım, bu kadar kaybettim,” der. Sayılarla konuşmak, kontrol hissi verir. Kadınlar ise çoğu zaman ilişkisel bakar: “O süreçte ne hissettim, kimlerle bağ kurdum, kimleri kaybettim?” Onlar için bilançonun en önemli kalemi “duygusal sermaye”dir.

Ama modern hayat, duyguların değil sonuçların peşinde. İnsan kaynakları bile “duygusal zekâ”yı ölçerken bile bir metrik arıyor. Her şey ölçülebilir olmalı diyor sistem. Peki insanın içi ölçülebilir mi?

Erkeklerin Stratejik, Kadınların Empatik Bilançoları

Toplumsal olarak erkeklerin çoğu, stratejik düşünmeye, çözüm üretmeye, hedef koymaya yönlendirilmiştir. Onlar için bilanço, bir sonucun raporudur. “Şunu yaptım, bunu kazandım.” Kaybı bile analiz eder, bir sonraki hamleyi planlar. Bu tutum güçlüdür ama aynı zamanda tehlikelidir: duyguları bastırır. Çünkü duygular “ölçülemez kalemlerdir” ve genellikle bilançonun dipnotlarında kalır.

Kadınlar ise çoğu zaman empatik düşünür. Onların bilançolarında “ilişki kalemleri” boldur. “Birini kırdım mı?”, “Kendimi ne kadar dinledim?”, “Sevildiğimi hissettim mi?” gibi sorular yer alır. Bu yaklaşım da güçlüdür ama fazla duygusal yatırım bazen gerçeklerle yüzleşmeyi zorlaştırır. İlişkilere fazla anlam yüklemek, ekonomik bilançoyu değil, duygusal dengesini bozar.

İşte burada asıl eleştiri başlıyor: Neden bilançoyu ya sadece rakamlarla ya da sadece duygularla tutuyoruz? Neden her iki yönü birleştiremiyoruz?

Toplumsal Bilançomuz: Kaybedilen Değerler, Unutulan İnsanlık

Bir ülke olarak da toplumsal bir bilançomuz var. Değerlerimiz, etik anlayışımız, adalet duygumuz, üretkenliğimiz… Hepsi birer aktif ya da pasif kalem. Bugün dönüp baktığımızda, hangi kalem fazla görünüyor sizce?

Para mı kazandık, yoksa vicdanı mı kaybettik? Teknolojiye mi yatırım yaptık, yoksa duygularımızı mı tüketmeye başladık?

Toplum olarak stratejik erkek aklıyla hızlı kararlar alıyoruz ama empatik kadın sezgisiyle düşünmüyoruz. Bir politikayı onaylarken, bir kararı savunurken bile duygusal bilançoyu hesaba katmıyoruz. Oysa her rakamın ardında bir hikâye, her kar zararın ardında bir insan var.

Kendi Bilanço Defterini Açmak Cesaret İster

Bir an durup kendimize şu soruyu soralım: “Benim bilançomda ne fazla?”

Kazandıklarım mı yoksa kaybettiklerim mi?

Bir ilişkide mi fazla verdim, bir işte mi fazla sustum, yoksa kendi sesimi mi kaybettim?

İçsel bilanço çıkarmak kolay değildir. Çünkü orada yalan yoktur. Rakamlar yalan söylemez ama duygular saklanamaz. Belki de bu yüzden çoğumuz bilançomuzu gözden geçirmeyi erteliyoruz. O defteri açarsak, gerçeği göreceğiz diye korkuyoruz.

Erkek aklı bu noktada “çözüm odaklı ol” der, “geçmişi kapat, geleceğe bak.” Kadın sezgisi ise “önce anla, hisset, sonra karar ver” der. Peki sizce hangisi doğru?

Birine fazla yaslanmak bizi eksiltmez mi?

Forumun Sorusu: Siz Hangi Tarafdasınız?

Şimdi size sormak istiyorum dostlar:

— Kendi hayat bilançonuzu çıkarsanız, hangi taraf ağır basar?

— Kaybettikleriniz mi sizi siz yaptı, yoksa kazandıklarınız mı?

— Erkeklerin stratejik aklı mı, kadınların empatik yaklaşımı mı bugünün dünyasında daha işe yarıyor?

— Yoksa ikisinin birleştiği bir dengeyi mi bulmamız gerekiyor?

Bu soruların cevabı hepimizde farklı. Ama belki de forumun amacı tam da bu: farklarımızı konuşturmak. Çünkü bilanço dediğimiz şey, bir sonuç tablosu değil; bir yolculuğun öyküsüdür. Rakamların ardında insanı, duyguların ardında gerçeği görebildiğimiz sürece, kendi bilançomuzdan korkmamıza gerek yok.

Son Söz: Dengeyi Bulmak Bir Sanattır

Na ne demek bilanço? Denge demek, yüzleşme demek, cesaret demek. Erkek aklının mantığıyla, kadın kalbinin sezgisiyle birleştiğinde gerçek anlamına kavuşur. Belki de hepimizin ortak hedefi bu olmalı: hem stratejik hem empatik olabilmek.

Sonuçta, bilançoda asıl önemli olan, artıda mı ekside mi olduğumuz değil; o defteri dürüstçe tutup tutmadığımızdır.

Peki siz dürüst bir bilanço çıkarabiliyor musunuz?