Hicri takvime göre bu yıl hangi yıl ?

Duru

Yeni Üye
[color=]Hicri Takvime Göre Bu Yıl Hangi Yıl? Bir Hikâyeyle Zamanın İzinde[/color]

Merhaba dostlar,

Geçen akşam ailece otururken, küçük yeğenim bana bir soru sordu: “Amca, hicri takvime göre bu yıl kaç?” O an duraksadım. Çünkü sorunun cevabını bilmek elbette mümkündü ama o an hissettiğim şey daha derindi: Takvim sadece sayılardan ibaret değil, aslında bir hikâyenin, bir yolculuğun taşıyıcısı. Bu yüzden ben de size sadece yılı söylemek yerine, küçük bir hikâye anlatmak istiyorum.

[color=]Zaman Yolcuları: Hicri Yılın Peşinde[/color]

Bir zamanlar, eski bir kütüphanenin tozlu raflarında saklı bir kitap vardı. Bu kitap, yalnızca merak edenlerin sorularına cevap verirdi. Kitabın kapağında “Zamanın Aynası” yazıyordu. Kitabı bulan iki genç kardeş – Ali ve Zeynep – bir akşam onun gizemini çözmeye karar verdiler. Ali, mantıklı ve stratejik düşünen bir gençti. Sorunlarla karşılaştığında hemen çözüm planı yapardı. Zeynep ise empatik, kalbiyle düşünen, insanların hislerini anlamakta çok güçlü biriydi.

Kitabın kapağını açtıklarında ilk sayfada şu yazıyordu:

“Ey yolcu, Hicri yılın hangisi olduğunu öğrenmek istiyorsan, geçmişle bugünü bağlayan köprüden geçmelisin.”

[color=]Erkeğin Stratejisi: Yol Haritası Çizmek[/color]

Ali hemen düşünmeye başladı: “Demek ki bir yolculuk yapacağız. Öncelikle hangi yılı aradığımızı bilmemiz gerek. Miladi takvimde 2025 yılındayız. O halde hicri yılı bulmak için 622’den başlamalıyız, çünkü hicret yılı başlangıçtır.” Matematiksel hesapları yapmaya girişti: “622’den bu yana geçen yılları hesaplarsak, şu anda Hicri 1447 yılına denk geliyor olmalı.”

Ali’nin bu stratejik yaklaşımı kesinlik hissi veriyordu. Sayılarla konuşuyor, adım adım çözüm üretiyordu. Ama kitap titremeye başladı ve satırların arasında şu cümle belirdi:

“Yıl sadece hesapla bulunmaz, onun ruhunu anlamak gerekir.”

[color=]Kadının Empatisi: Yılın Ruhu[/color]

Zeynep, abisinin aksine kitabın kalbine kulak verdi: “Bak Ali, belki de sadece sayıları bilmek yetmez. Hicri takvim, Ay’ın döngülerine göre işler. Ay her doğduğunda, yeni bir umut doğar. İnsanlar Ramazan’ı, bayramları, Muharrem’in yasını bu takvime göre yaşar. Yılın hangi yıl olduğunu öğrenmek, aslında onların duygularına dokunmak demek.”

O an kitap yeniden ışıldadı ve yeni bir kapı açıldı. Kapının ardında, farklı dönemlerden insanlar onlara gülümsüyordu: Ramazan gecelerinde iftar sofrasında dua eden bir aile, Muharrem ayında yas tutan topluluklar, kandil gecelerinde mumlar yakan insanlar…

[color=]Yolculukta Karşılaşılanlar[/color]

Ali ile Zeynep, zamanın içinde yol alırken farklı toplumlarla karşılaştılar.

- Endülüs’te, gökyüzünü teleskopla inceleyen bilginler vardı. Ali hemen onlarla hesap yöntemleri üzerine tartışmaya girişti.

- Osmanlı’da ise takvim kayıtlarını tutan katiplerle görüştüler. Orada devletin güçlü heybetini hissettiler.

- Anadolu’nun küçük bir köyünde ise kadınların imece usulü yaptığı kandil hazırlıklarına tanık oldular. Zeynep, kadınların birbirine sarılırken hissettikleri samimiyeti derin bir şekilde duydu.

Her karşılaşma onlara şunu öğretti: Hicri yıl sadece bir rakam değil, aynı zamanda bir kültürel hafıza.

[color=]Çözüm ve Yorum: Hicri 1447[/color]

Sonunda kitap onları tekrar başa döndürdü. Ali sayılarla netleştirdi: “Evet, miladi 2025 yılına göre hicri 1447 yılındayız.” Ama Zeynep ekledi: “Bu sadece bir sayı değil. 1447, ayların ışığında yaşanan binlerce hikâyenin toplamı. Her Ramazan sofrasında edilen dua, her bayram sabahında hissedilen coşku, bu sayının içinde.”

Kitap kapanırken son cümleyi fısıldadı:

“Yılını bilen insan, geçmişle bağ kurar. Ama ruhunu hisseden insan, geleceğe ışık taşır.”

[color=]Erkek ve Kadın Yaklaşımlarının Dengesi[/color]

Ali’nin stratejik çözümcülüğü olmasa yılın hangisi olduğunu bilemezlerdi. Zeynep’in empatik yaklaşımı olmasa, yılın anlamını kavrayamazlardı. İkisi bir araya geldiğinde gerçek cevap ortaya çıktı. Bu aslında toplumların ihtiyacını da gösteriyor: Erkeklerin çözüm odaklı bakışına, kadınların ilişki kurucu ve duygusal bakışının eklenmesiyle hayat daha bütünsel bir anlam kazanıyor.

[color=]Sonuç: Takvimler Arasında İnsan Hikâyesi[/color]

Bugün hicri takvime göre 1447 yılındayız. Ama mesele sadece rakamı bilmek değil, o rakamın içinde saklı hikâyeleri fark etmek. Her toplum, her birey, bu yılın bir parçasını yaşıyor. Kimimiz stratejilerimizle çözümler buluyoruz, kimimiz empatiyle bağlar kuruyoruz.

Forum dostları, belki de sorunun cevabı sadece “1447” değil; asıl cevap, zamanı nasıl hissettiğimizde saklı. Çünkü her yıl, aslında hepimizin ortak hikâyesi.